“Haberi herkes bulurken biz ne yapacağız?” sorusunun cevabı Muharrem Sarıkaya’dan

Basının Güncel Sorunları dersinde bu hafta konuğumuz Habertürk Gazetesi Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya oldu.  Sarıkaya, engin ve eşşsiz tecrübelerini Gazi İletişim Fakültesi öğrencileri ile paylaştı.

“Size iki sorum var” diyerek konuşmalarına başlayan Sarıkaya, epistomoloji ve yerel güç kavramlarını tanımlamamızı istedi.  Sarıkaya, bilgi felsefesinin muhahkkak bilinmesi gerektiğine işaret etti.

“Haberi herkes bulurken biz ne yapacağız?”

“Sokakta bu kadar güç varken, haber her yerdeyken, haberi herkes bulurken biz ne yapacağız?” sorusunu soran Sarıkaya, soruyu bilgi felsefesinin önemine vurgu yaparak cevaplandırdı.  Sarıkaya’nın bilgi felsefesi vurgusuyla bilginin ve haberin felsefesini bilmenin, haberi en iyi şekilde işlemenin anahtarı olduğu  sağlamasını yaptım. Bilginin felsefesini anlamadığım, kavrayanadığım zaman yok olup gitmeye mahkum olacağımı öğrendim.

“Türkiye’de 52 milyon muhabir var”

Türkiye’de ileten, iletişimde bulunan kaç muhabir var? sorusunu bizlere yönelten Sarıkaya’nın verdiği cevap artık herkesin bir nuhabir görevini üstlendiğini  kanıtladı. Sarıkaya, ileten, iletişimde bulunan muhabir sayısının 52 milyon olduğunu söyledi. Neden mi?  Çünkü Türkiye’de 52 milyon kişi telefon sahibi.  İletşimle bağlantısı olan herkes muhabir olarak tanımlanıyor. Ve herkes habere çok yakın. İşte bu noktada işimizi daha titizlikle,dikkatle, özenle yapmak gerektiğinin ciddiyetini hissetirdi bana.

“Sokak haberciliği bitti”

Sarıkaya’dan sokak haberciliğin  bittiğini duymak  beni endişelendirdi. Çünkü artık her yerden haber akıyor. Hem yerel güçle hem de internet, facebook… muhabirliğin önüne kapatıyor. Karşımda çok fazla rakibim olduğunu biliyorum. Sarıkaya, “Evimizdekiler bile bize rakip, biz yalnız değiliz ” diyerek teknoloji sayesinde rakip sayımızn arttığını bizlere anlattı. Çok rakibim var çok…

Çocuklarım da gazete okuyabilecek!

Kağıt gazetelerde çalışabilecek miyiz? sorusuna Sarıkaya, şu rahatlatıcı cevabı verdi:

“40 yıl daha kağıt gazete sürecü devam edecek. Hala internetin güvenliği konusunda sıkıntılar var.”  40 yıl daha gazetenin ömrünün olduğunu duymak, çocuklarımın da gazete okuyacağını bilmek mutluluk verici.

Manyak bir gazetecilik anlayışı nasıldır ki?

Nikahına geç kalmak, oğlu doğduğunda haberde olmak, kız istemeye gidecekken Elazığ depreminde olmak ve o özel günü bir gün sonraya ertelemek  Sarıkaya’nın bu anıları  gazetecilik bu dedirten örneklerden. Merak ediyorum acaba ben böyle olabilecek miyim?

“İnanmayın, merak edin, sorgulayın!”

“Birilerinin söylediğine inanmayın. Acaba deyin sorgulayın. O zaman daha doğru soru sorabiliyorsunuz” diyen  Sarıkaya’dan doğru soru sorabilme tekniğinin püf noktasını aldığıma çok memnunum.  Sarıkaya gibi ben de kendi yemeğimin lezzzetini kendim hazırlamak istiyorum.

“Kendi içinizde aklanmak zorundasınız”

Gazeteciliği keyifli, güzel, özgür kılıcı, rahatlatıcı bir meslek olarak tanımlayan Sarıkaya, her gün kendi içimizde aklanmak, kendi içimizi yıkamak gerektiğinin güzel yanını anlattı.

“24 saati önceden yaşamak çok güzel”

Gazetecilik mesleği sayesinde dünyayı tanımanın tadına varmak, 24 saati önceden yaşamak, bazen bir ayı önceden yaşamak çok farlı bir duygu. Çok gezmek, çok okumak da mesleğin bir diğer cilvesi. İşte bunları bilmek beni daha da heyecanlandııryor. Sarıkaya’nın bizlerele paylaştığı tecrübelerle mesleğin sevimli yanlarını görmek heyecanımı bir kat daha artırdı… Sadece gazetecilik yapmayı düşünüyorum…

Sarıkaya’ya teşekkürler bu güzel söyleşisi için.

Yorum bırakın