ADALİA, PAYPERT, SERAMORUM… nereden geliyor bu isimler?


‘Rüyaların yaşanacağı’ ülke olarak nitelendirilen Türkiye’de birçok kentin kuruluşuyla ilgili ilginç efsaneler bulunuyor. Siirt, ‘sert’ sözcüğünün bozulmuş şekli olarak karşımıza çıkarken, Adapazlıların bu şehre kısaca ‘Ada’ dediklerini öğreniyoruz. Kır ve Şehir sözcüklerinin bir araya gelmesiyle Kırşehir’i kuruyoruz.
Heybetiyle, ihtişamıyla Ağrı Dağı, Ağrı illine ismini veriyor. Denizlinin denizin olmadığı halde Denizli adıyla anıldığının şaşkınlığını yaşıyoruz. ‘Bingöl’ de gerçekten de bin tane göl var mı acaba?’ sorusunu soruyoruz. İsimleriyle, hikâyeleriyle, yaşanmışlıklarıyla şehirden şehre yolculuk yapıyoruz.

Uşak, Mardin, Muğla, Sivas Trabzon, Adana isimleri nerden geliyor hiç merek ettiniz mi? Acaba Aksaray’da sarayların rengi beyaz olduğu için mi bu ile Aksaray ismi verilmiş? Kulağı ağır işiten vezirin, padişahın ‘Cennet burası’ sözünün Bursa’ya ismini veriş hikâyesini dinlediniz i hiç? Balıkesir’in halk arasında balı çok anlamına geldiğini duydunuz mu? Ya da Diyarbakır’ın adından da anlaşılacağı gibi bakır diyarı olduğunu? Şehir isimleri ve hikâyelerinin tarihi yolculuğuna hazır mısınız?
Adana
Adana’ya ait en eski yazılı kayıtlara ilk olarak, Anadolu’nun en köklü medeniyetlerinden olan Hititlerin Kava Kitabelerinde rastlanmaktadır. Bu kabilelerdeki bir yazıtta Adana ve çevresinden Uru Adania (Adana Beldesi) olarak bahsedilmektedir. Adana için kullanılan isimlerin karışıklıklara sebep olması nedeniyle 1878 yılında yayınlanan bir fermanla yöre adının Adana olarak yazılmasına karar verilmiştir.

Adapazarı
Adapazarlılar bu şehrimize kısaca Ada derler. Çünkü Sakarya ve Çark suyu arasında yer alan şehir, tıpkı bir adayı andırır. ‘Pazar’ kelimesinin menşei ise, on yedinci yüzyılda yörenin Pazar yeri olmasıdır. İşte, Adapazarı bu iki sözcüğün ‘Ada’ ve ‘Pazar’ sözcüklerinin birleşmesinden oluştu. Adapazarı, Sakarya ilimizin merkezidir.

Afyonkarahisar
Afyon türkülerinde sık sık ‘Hisar’ sözcüğü geçer. ‘Hisarın bedenleri, çevirin gidenleri’ gibi. Bu hisar sözcüğünün Afyon türkülerinde sık sık yinelenmesi nedensiz değildir. Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirirler. ‘Hisar’ kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere ‘Karahisar’ dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. On altıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirilmeye başlayınca, Karahisar’ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir ‘Afyonkarahisar’ adını alır.

Ağrı

Ağrı Dağı’nın şehre ismini verdiğini biliyoruz. İsmini sınırları içindeki ‘Ararat’dağından aldığı sanılıyor. Ararat, önce Aran sonra da Ağrı adını aldı.

Aksaray
Ak ak saraylarının olduğu bir şehir düşlüyorsunuz. Ve yanılmıyorsunuz.Selçuklu Sultanı İzzettin Kılıçarslan, şehirde cami, medrese, kümbetler ve büyük, beyaz bir saray yaptırır.Şehir ‘Aksaray’ adını işte bu beyaz saraydan alır.

Amasya
Amasya şehrini tarihçi Strabon’a göre Amazon karalı Amasis kurdu ve ona Amasis kenti anlamına gelen ‘Amasesia’ ismini verdi.

Ankara
Çapa şehri olarak bilinir Ankara. Bir zamanlar bölgeye hâkim Frigya Kralı Midas’a rüyasında ilahi bir ses “Durma, kalk. Topraklarında bir gemi çapası ara. Onun bulunduğu yere bir şehir kur. Bu şehir sana mutluluk getirecektir” diye seslenir. Sevinçle uyanan Midas, ülkesinin her tarafına adamlar salar, gemi çapasını aramalarını emreder, sonunda bir gün Ankara Kalesi’nin bulunduğu tepelerde çapayı buldurtur, kısa zamanda da buraya bir şehir kurarak adını gemi çapası anlamına gelen ‘Anker’ ya da ‘Ankira’ koyar. Gemi çapası uzun yıllar bu şehrin tapınağında saklanır. İslam kaynaklarında Ankara’nın adı Enguru olarak geçer. Kimilerine göre Ankara sözü Farsça ‘Üzüm’ anlamına gelen Engür’den, ya da Yunanca’da Koruk anlamına gelen ‘Aguirada’dan türemiştir. Bazılarına göre Hint-Avrupa dillerindeki ‘Eğmek’ anlamına gelen Ank, ya da Sankskritçe de ‘Kıvrıntı’ anlamına gelen Ankaba’dan veya Latinc’’den çengel anlamına gelen uncus’dan türediği ileri sürülmektedir. Frig dilinde Ank ‘engebeli, karışık arazi’ anlamına gelir. Şehrin diğer isimleri; Ankyra, Ankura, Ankuria, Angur, Engürlü, Engürüye, Angare, Angera, Ancora, Ancora ve son olarak Ankara şeklini almıştır.

Antakya
Makendonya kralı Büyük İskender’in ölümünden sonra, O’nun şöhretli generallerinden Antiokos’un oğlu Selefkos, bir devlet kurmak üzere bugünkü Hatay iline gelmiş, devletin başkenti için münasip bir yer aramaya başlamış. Her taraf güzelmiş, bir türlü karar veremeyince Tanrı Zeus’a dua ederek bir mucizeyle şehrin yerini seçmesini dilemiş.
Tam kurbanını kesip, mabede bıraktığı sırada gökyüzünden bir kartal gelerek kurbanın bir parçasını kapıp deniz kenarına bırakmış. Kartal tekrar gelmiş, bu sefer de kurbanın geri kalan büyük parçasını kaparak Silpios dağının eteklerinden Orante yani bugünkü Asi Nehri’nin sol kıyısına düşürürmüş. Selefkos, kartalın ilahi Zeus tarafından gönderildiğine hükmederek önce deniz kenarında bir liman, sonrası Asi Nehri’nin sol kıyısını başkent yapmaya karar vermiş. Kısa zamanda şehrin inşaatını tamamlatmış ve şehre babasının adına ‘Antiohia’ demiş.

Antalya
Milattan önce 11 yüzyılda Bergama kralı II.Attalos tarafından kurulmuştur. Şehir, önceleri ismini kurucusundan almış ve Attaleia adıyla anılmıştır. Daha sonra bu isim Adalia, Antalia ve en son Antalya şekline dönüşmüştür.

Artvin
İskitler tarafından kuruldu. Artvin sözü İskitçe’dir.

Aydın
İlk olarak Argoslar tarafından kurulmuştur. Daha sonra Anadolu beylerinden Aydınoğlu Mehmet Bey’den almıştır. Aydın, Mehmet Bey’in babasının ismidir.

Cennet burası’ olmuş Bursa
Hazreti Süleyman, bir gün Uludağ’ın tepesine koşmuş. Bir de ne görsün bir yeşil ki bakmaya, bir suyu var ki içmeye, bin türlü meyvesi var tatmaya doyum olmaz. Vezirine dönmüş, “Cennet burası” demiş. Kulağı ağır işiten vezir, padişahın bu sözünü ‘Cennet Bursa’ diye anlamış. Hemen mimarlara emir vermiş, kısa süre içinde bir şehir kuruvermişler. O günden sonra buraya ‘Bursa’ denilmiş.

Balıkesir
Balıkesir deyince balıkların esir olduğu bir şehir akıllara geliyor değil mi? Ama böyle olmadığını Balıkesir isminin hikâyesini okuyunca anlıyorsunuz. Bal ile bağdaştırmaya çalışıyorsunuz şehrin ismini ve burada yanılmıyorsunuz. Şehrin adının Eski hisar anlamına gelen Paleokastio’dan türediği sanılmaktadır. Halk arasında dolaşan bir söylentiye göre de balı çok anlamına gelir. Çünkü kesir Arapça’da çok anlamına gelmektedir.

Bayburt
Eldeki kaynaklara göre kasabanın ortaçağdaki adı ‘Paypert’ ya da ‘Pepert’ idi. Bayburt adı buradan gelmektedir.

Bilecik
Bizanslılar döneminde burada Bilekoma adlı bir kale vardır. Osman Bey tarafından alındıktan sonra isim bu şekilde değiştirilmiş.

Bingöl
Gerçektende Bingöl’de bin tane göl var mıdır? Bilinmez ama civarında birçok göl bulunması sebebiyle bu ismin verildiği sanılıyor.

Bitlis
Kimi tarihçilere göre, ‘Bageş’ ya da ‘Pagiş’ sözcüklerinden türemiştir. Kimilerine göre de Büyük İskender’in komutanı ‘Lis’ ya da ‘Badlis’ burada bir kale kurmuş. Bitlis sözcüğünün bu komutanın isminden kaynaklandığı sanılıyor.

Bolu
Önceleri Bithynion, Romalılar döneminde ise Claudiopolis adı verilmiştir. Türkler burayı alınca Claudiopolis sözcüğünü kısaltıp sadece polis demiştirler. Daha sonra bu da halk dilinde değişerek Bolu olmuştur.

Burdur
Eski adı Askaniya’dır. İsmini yanında kurulmuş olduğu Burdur gölünden alır.

Çanakkale
Deniz’in şehri çanağa benzediği için bu ismi almış olmasın Çanakkale? Marmara ve Ege denizlerini birleştiren Boğaz’daki şehir ve kasabaların en büyüğü ve il merkezidir. Boğazın doğu kıyısında ve en dar yerinde kurulmuştur. Burada denizin şekli tıpkı bir çanağı andırır. Bugünkü ismini buradan alır.

Çankırı
İlkçağda ‘Gangra’ kalesinin eteğinde kuruldu. İsmini Gangra kalesinden alan Çankırı’ya yakın zamana kadar Çangırı ve Çenğiri deniliyordu.

Çorum
Rivayete göre Çoğurum kelimesinden türetilmiştir. Bu da bölgede zamanında Rumların çoğunluğu oluşturmasından kaynaklanmaktadır.

Denizli
Deniz memleketi olarak adı bilinir ama denizi yoktur. Denizli’de deniz var mıdır, yok mudur sorusu sorulur ve adından da anlaşıldığı gibi elbette var derseniz yanılırsınız. Çünkü deniz memleketi olmasına rağmen denizi yoktur. Deniz-ili kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. İl eski Türkçede ülke, memleket anlamına gelir. Yani deniz memleketi denilir. Bir diğer rivayete göre de kelimenin aslı domuz-ili’dir. Bu da bölgede domuz çokluğundan kaynaklanmaktadır.

Diyarbakır
Gümüşhane’de gümüşle dolu evler olduğunu düşünenler Diyarbakır’ı da bakır diyarı olarak hayal ederler. Bakır ülkesi anlamına geliyor Diyarbakır. Bu ismin kaynağı Diyar-ı Bekir’dir. Bekir’in memleketi anlamına gelir. Bekir b. Va’il adlı Arap göçebe boyunun buraya yerleşmiş olması sebebiyle bu ismin yerleştiği söylenir. Diyarbakır’ın eski adı Amid veya Amed’dir. Gelen veya bizim anlamına gelir. Dede Korkut kitabında Amid’e Hamid de denilmiştir.

Edirne
Romalılar döneminde imparator Hadrianus tarafından kurulduğu için şehir ‘Hadrianopolis’ adını alır. Hadrianus’un şehri anlamına gelen bu sözcük, sonradan değişimlere uğrayarak Edirne halini almıştır.

Elazığ
1834 yılında Mezra denilen yerde kurulmuştur. 1862 yılında buraya padişah Abdülaziz Han’ın onuruna ‘Mamuret-ül-aziz’ ismi verilmiştir. Daha sonra Elaziz olarak kısaltılan isim, 1937 yılında Elazığ’a çevrilmiştir.

Erzincan
Şirin Erzincan, güzel Erzincan diye türküler yazılmıştır Erzincan için. Erzincan ovasından adını alır. Ezirgan diye halk tarafından söylenir. Buranın eski adı Eriza’dır.

Dadaşlar diyarı Erzurum
Tarihte, kılıçla, kalkanla alınamayacak gibi görünen Erzurum Kalesi ilginç bir kale kuşatması ve esir mübadelesiyle ele geçirilir.
Bu fetih şu hikâyeyle süslenir:
“Türkler, kaleyi önce dört yönden kuşatırlar ve bu kuşatma birkaç hafta savaşla geçer. Bu arada esirler alınır, esirler verilir. Sonra da, bir akşam karanlık bastığı sırada, kale tekfuruna elçi gönderip şöyle derler: “Kuşatmadan vazgeçtik. Hemen gideceğiz. Elimizde kırk kadar esir var. Bir anlaşma yapalım. Biz size esirleri teslim edeceğiz. Siz de bizimkileri bırakın.” Bu haber, kalede sıkışıp kalan Bizanslıları çok sevindirir. Hemen Türk esirlerinin zincirlerini çözer, kale kapısı önüne çıkarırlar. Türkler de, kırk yiğit seçer, bunları esir kılığına sokarak alaca karanlıkta kaleye sokarlar ve burayı fethederler.”
Erzurum Kalesi’nin güneyinde bugün bir Saat Kulesi kulenin önünde de ‘Kırklar Türbesi’ adıyla anılan küçük, sade bir yapı bulunmaktadır.
Bir Rum kelimesi geçiyor şehrin içinde. Evet, Erzurum’un adı, Ard-ı Rum kelimesinden gelir. Yani Rum toprağı demektir. Diğer bir rivayete göre de Selçuklular buraya Erzen-Rum demişlerdir. Erzen darı demektir. Şehir o zamanlar bir tahıl ambarı olarak kullanılmıştır.

Eskişehir
Hep eski bir şehir olduğunu düşünürsünüz değil mi? Hayallerinizde eski bir şehir canlanır.
nEAma şehre vardığınızda eski ile bir benzerlik kuramazsınız ve adından da anlaşıldığı eski bir şehir demezsiniz artık. Eski adı Doylaion’dur. 1080 yılında Türkler burayı ele geçirdi. 1175 yılında burasını Bizans geri aldı. Kılıçarslan bu şehri daha sonra geri alınca, ona ‘Bizim eski Şehrimiz’ anlamına gelen Eski Şehir adını verdi.

Gaziantep
Nerelisin diye sorduğunuzda çok sık duymuş olduğunuz bir cevaptır: “Ayıntablıyım”. Şehrin eski adı Ayıntab’dır. Kelime anlamı, pınarın gözü demektir. Zamanla Antep olarak değişmiştir. Halk, Kurtuluş Savaşı’nda Fransızlara karşı başarılı bir savaş verince 6 Şubat 1921’de çıkartılan bir yasayla Gazi unvanı verilmiştir.

Gümüşhane
Gümüş ve hane kelimelerini bir arada okuyunca gümüşten yapılmış evler akıllara geliyor. Gümüşhane’ye gitmeyen, oraları görmeyenlerin hayallerinde gümüşten evler beliriverir. Ama işin sırrı evde değil gümüştedir. Burada daha önceleri gümüş madenleri olduğundan, bu şehre Gümüşhane denilmiştir.


Rüya Şehri İstanbul
MÖ. 658 yılında Megara kralı Byzas tarafından kurulduğundan bu şehre kurucusundan dolayı Bizantion adı verilmiştir. Megaryalı Bizans kendi kabilesi için bir şehir kurmak ister ve fikrini almak üzere Delf kahinine başvurur. Aldığı cevap kısa ve kesindir. “Bu şehri Körler Ülkes’nin karşısına kur!” “Neresidir bu Körler Ülkesi” diye fazla düşünmez Bizans. Aramaya karar verir. Aylar sonra Sarayburnu’nun bulunduğu yere gelir.
Boğaz’dan Kadıköy’ün yerinde bulunan şehri seyreder ve kendi kendine sorar:
“Bu şehri neden benim bulunduğum güzel yerde kurmamışlar da karşıki çorak topraklar üzerine kurmuşlar? Bu adamlar kör mü?”
Sonra birden, kahinin sözlerini hatırlar. “Şehrini, Körler Ülkesi’nin karşısında kur!” O an karar verir. Körler Ülkesi’nin karşısındadır. Kendisi şehri, Boğaz’ın yakasındaki yemyeşil yerde, yedi tepe üzerine kuracaktır. Şehir kısa zamanda Haliç’le Ligos Burnu üzerinde kurulur. Adı,kurucusuna mal ederek Bizans olur.
Roma imparatoro Marcus Avrelius döneminde imparatorun manevi babasının adıyla ‘Antion’ olarak anıldı.
Bizans İmparatoru Konstantin bu şehri yeniden kurunca buraya kendi adını verdi. Şehre ‘Konstantin’ veya ‘Konstanpolis’ adı verildi. Araplar ‘Kostantiniye’, Romalılar ‘Konstantinopolis’ demişlerdir. Daha sonra bu ismin kısaltılmış şekli olan ‘Stin-polis’ deyimi kullanıldı.
Türkler burayı alınca Müslüman şehir anlamında ‘İslambol’ adını verdiler.
İstanbul isminin Stin-polis yahut İslambol kelimelerinden geldiği düşünülmektedir.

Ege’nin incisi İzmir
Bir zamanlar, Anadoluyu kasıp kavuran, baskınlar yapan, şehirleri yağma ederek tüm erkekleri kılıçtan geçiren bir Amazonlar çetesi varmış. Bunlar, erkeklerin egemenliğinden kurtulmak için onlara isyan eden savaşçı kadınlarmış.
Dal gibi vücutlu Amazonlar, atlara çıplak biner, oklarının yaylarına daha iyi çekebilmek için sağ göğüslerini kestirirlermiş. Bundan dolayı kendilerine memesiz anlamına gelen ‘Amazon’ adı verilmiş.
İşte böyle bir Amazon çetesi, bir gün Ege sahillerinde dört nal at koştururken, İzmir Körfezi kıyılarına gelmiş. Burayı çok beğenerek bir şehir kurmaya karar vermişler. Başkanlarının adı ‘Zmirna’ olduğu için, yeni kurdukları şehre de ‘Zmirna’ adını vermişler. Şehrin asıl adı ‘Smyrna’dır. İzmir kelimesi Smyrna’nın halk arasındaki kullanış şeklidir. Homeros destanlarında bu kent ismini Kıbrıs Kralı Kinyras’ın kızı Smyra’dan alır. Kimi kaynaklara göre de, İzmir şehrini ilk kuran Hititler değil, Amazonlar’dır. Hititler de buraya Navlühun adını vermişlerdir.
Kahramanmaraş
Asıl adı Markasi’dir. Halk dilinde Maraş olarak değişmiştir. Kurtuluş savaşında Fransızlara karşı şehirlerini kahramanca savunduklarından meclis tarafından 11 Şubat 1922’de kahraman unvanı verildi.

Karaman
İlk ismi Laranda’dır. Selçuklu ve Osmanlılarda ki ismi Larende idi. Karamanoğullarının başkenti olduğundan buraya daha sonra Karaman adı verilmiştir.

Kars
Milattan önce 130-127 yılında buraya yerleşen Karsak oymağından dolayı şehre Kars adı verilmiştir. Kars kelimesinin anlamı ise deve ya da koyun yününden yapılan elbise veya şal kuşağı anlamına gelir.

Kastamonu
Şehrin eski adı ‘Tumana’dır. Buraya daha sonra Gas-Gas isimli bir kavim yerleşti. İşte Kastamonu Gas ve Tuman’ın birleşmesinden meydana gelmiştir.

Kayseri
Romalılar Mazaka adlı şehri alınca buraya Kaysarea adını verirler. Yani İmparator şehri anlamına gelir. Daha sonra Kayseri olarak halk arasında yayıldı.
Kırşehir
Kır ve Şehir kelimesinin birleşmesinden oluşmuştur.

Kocaeli
Orhan gazi döneminde bu bölgeyi fetheden Akçakoca isimli komutandan dolayı buraya Kocaeli denilmiştir.

Konya
Bir zamanlar bu şehre ‘Medüz’ denen canavar musallat olmuş. İlahi Zeus’un kahraman oğlu Perse, Medüz’ün başını keserek şehri kurtarmış. Halk da Perse’nin bir heykelini şehrin meydanına dikmiş. Bundan sonra şehrin adı, heykel ya da put şehri demek olan ‘İkonium’ olmuş. Selçuklu Türkleri, şehri zaptedip başkent yapınca ‘İkonium’ adı önce ‘Kunniye’sonra da ‘Konya’ olarak değişmiş.

Kütahya
Dul bir kadının çanak çömlek pazarına getirdiği birbirinden güzel testiler, tabaklar, vazolar hem çok zarif hem de çok sağlammış. Pazara gelen alıcılar, kadının yolunu gözler, onun pişirdiği toprak kapları satın alabilmek için etek dolusu para harcarlarmış. Çanak çömlek esnafı nerdeyse iflas edecek duruma düşmüş. Toplanıp karar vermişler, “Bu ince işçilik, bu sağlam çanak-çömlek kadının hüneri değil, kullandığı çamurun eseri. Bizim çamurumuz iyi değil. Kadını izleyelim, nerden toprak alıyorsa biz de oradan toprak alalım” demişler.
Bir pazar dönüşü, yaşlı kadını gizlice izlemişler. Kadın gide gide bugünkü Kütahya’nın bulunduğu yere gelmiş, küçücük bir tepeden heybesine toprak doldurmuş ve geri dönmüş. Ondan sonra tüm çömlekçiler buraya üşüşmüş ve atölyeler kurmuş, bir şehir yapmışlar. Adı, o günden sonra ‘Seramorum’ yani Seramik şehri olmuş. Frigler buraya ‘Katyasiyum’ veya ‘Katiation’ adını vermişlerdir. Daha sonra yöre halkı buraya Kütahya demiştir.

Malatya
Hititler döneminde buranın adı ‘Meliddu’dur. Halk tarafından Malatya olarak değişmiştir.

Manisa
Yunanca Magnesya’dan gelmiştir. Şehri Türkler fethettiğinde ismi Manisa olarak değiştirilmiştir.

Mardin
Mardin adı Süryanice’de Marde’den geldiği rivayet edilir. Romalılar ‘Maride’ Araplar ise ‘Mardin’ adını vermişlerdir. Diğer bir rivayet göre ise Kürtçedeki Mer-din yani erkek, yiğit kelimesinden geldiği söylenmiştir.

Muğla
Eski adı ‘Mobolla’dır. Türkler buraya daha sonra Muğla demişlerdir.

Muş
Bir rivayete göre Süryanicedeki suyu bol anlamına gelene Muşa’dan diğer bir rivayete göre ise şehrin kurucusu Muşet’den gelmiştir.

Nevşehir
On sekizinci yüzyıla kadar şehir bir köydü ve adı ‘Muşkara’ idi. Daha sonra Nevşehirli Damat İbrahim Paşa köyünü geliştirdi ve yeni şehir anlamında Nevşehir adını verdi.

Niğde
İlkçağda bölgede Nagdoslular adlı bir kavim yaşadığından bu şehre isimlerini vermişler. Arap kaynakları şehre ‘Nekide’ veya ‘Nikde’ demişlerdir. Halk ise şehre Niğde adını vermiştir.

Ordu
Eski adı ‘Kotyora’dır. Halk tarafından bu isim değişikliğe uğramıştır.

Rize
Kafkas kökenli bir kelime olduğu sanılmaktadır.

Sakarya
Adını sınırları içinden geçen Sakarya nehrinden alır.

Samsun
Eski adı ‘Amisos’dur. Samsun ismi bu kelimenin halk tarafından değiştirilmesidir.

Siirt
Siirt adının Keldani aslından geldiği ve şehir anlamına geldiği söylenir. Diğer bir rivayete göre ise ‘sert’ kelimesinin bozulmuş şeklidir.

Sivas
Rivayetlere göre Sivas kurulmadan önce ulu ağaçlar altında kaynayan üç pınar varmış. Bu pınarlar Allah’a şükür, ana ve babaya minnet ve küçüklere şefkat duygularını ifade edermiş. Bu üç pınara ‘Sipas Suyu’ denirmiş. Bu üç pınarın etrafında kurulan yerleşim yerine ‘Sipas’ ismi verilmiş. Diğer bir rivayete göre ise Sivas ismi eski kavimlerden ‘Sibasipler’den gelmektedir. Sivas ilk çağlarda Talavra, Megalapolis, Karana ve Diyapolis isimleriyle anılmıştır.
Şehrin adının Farsça’da ‘üç değirmen’ manasına gelen ‘Sebast’ kelimesinden geldiği de söylenmektedir.

Tekirdağ
Adını, kıyı boyunca uzanan Tekirdağları’ndan almıştır.

Tokat
Eski adı ‘Komana Pontika’ idi. Tokat adının Pontika adının halk arasından değişmiş şeklidir.

Trabzon
‘Trapezus’ sözcüğünden gelir. Anlamı dört köşedir.

Tunceli

Burada bazı maden yataklarının bulunmasından dolayı şehre Tunceli adı verilmiştir. Yani tunç ülkesi demektir.

Urfa
Eski adı ‘Orhoe’ veya ‘Orhai’dir. Daha sonra Araplar tarafından ‘R’ya çevrilmiştir. Şehir Babil hükümdarı Ramis-Nemrut tarafından kurulmuştur.
Uşak
Çocuk veya genç adının halk dilinden söylenişidir. Bazı rivayetlere göre ise uşak kelimesinin aşık kelimesinden geldiği söylenmiştir.

Van
Van’ı Asur kraliçesi Semiramis kurdu. Bundan dolayı şehre ‘Şahmirankent’ adı verilmiştir. Daha sonra Persler döneminde buraya Van adında bir vali gelmiştir ve şehri bayındır hale getirdiğinden şehre onun adı verilmiştir.

3 thoughts on “ADALİA, PAYPERT, SERAMORUM… nereden geliyor bu isimler?

  1. masallah güzel olmus inşallah basarının gercekten doruguna ulasır kariyerinde zirvedekilerden olusun kardesim . önden gidenlerden olman ümidiyle. ama kayseriye biraz dahaa yer ayırsaydın keske 🙂

    • Teşekkürler amin amin inşallah. Önden gidenlerden olabilmek için çalışmalara devam :)Büyük gazeteci olunca Kayseriye daha fazla yer ayıracağım inşallah :))

ayfermalli için bir cevap yazın Cevabı iptal et